Bu demeç üzerine herkes kapı ve pencerelerini laylonlar ile kapatıp, laylonların kenarlarını koli bantları ile bantlıyordu. O zamanlar kara borsaya düşen koli bandına, bazı bölgelerde ‘Saddam bandı’ deniliyordu.
Bizler o zamanlar çocuktuk. Büyükler haftalarca yetecek olan yiyeceğimizi bir odaya stoklayıp, kapı ve pencereleri laylonlamış, soba bacalarını ise bezlerle tıkamıştı. Kaç saat ya da kaç gün içeride kaldık tam olarak hatırlamıyorum ama sıkıldığımızı, dışarı çıkmak istediğimizi ve büyüklerin buna izin vermediğini çok iyi hatırlıyorum. Bizler ısrarla dışarı çıkıp oynamak istediğimizi söyleyip, tekrar tekrar reddedilince, bu sefer ağlardık, ama ağlamamız da fayda etmiyordu. Dışarı çıkmamıza hiç bir şekilde izin verilmeyince, olayın ciddiyetinin farkına varıyorduk ve ısrarlarımızdan vaz geçiyorduk. İçeri de o şekilde ne kadar kaldık? Hatırlamıyorum ama dışarı çıktığımızda, arkadaşlarımızla tekrar bir araya gelip oyunlar oynadığımızda, o an ki duygunun güzelliği dün gibi hatırımdadır.
Kazlı’da herkes kapı ve pencerelerini laylonlar ile kapatırken, farklı icatları ve yenilikleri ile bilinen apê Mıheme’nin ailesi her zaman ki gibi, her kesten farklı bir şey yapmıştılar; apê Mıheme’nin oğlu Halis Aslan, evin altına bir sığınak kazıp, ona birde kapı takmıştı. Sığınağa girecekleri zaman rahmetli anneleri Meta Newat, orada nefes alamayacağını düşünerek, sığınağa girmeyi reddetmişti. Aile halkının tüm ısrarlarına rağmen sığınağa girmeyince, ev halkı kendisinin öleceğini düşünerek kendisi ile helalleşip teker teker sığınağa girmişlerdi.
Daha sonrasındaki yıllarda aile o sığınağa patates gibi kışlık erzaklarını koyuyordu.
Evet, o yıllardaki Kazlı hakkında hatırımda kalanlar bunlardır.
16 Mart 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder