Bu hafta sonu köye gittim; Çocukluk anılarım, çocukluk arkadaşlarım, doğduğum, büyüdüğüm büyüdüğüm köyü ziyaret ettim. Liç, Çevkani, Bıcıx, Bende, Kevırê Xaça (şeşkevır) gibi yerleri dolaşıp, çocukluk anılarımı gözümde canlandırdım. Sonra köyün içini dolaştık, Kaniya Heci Zawıt, Kaniya Meytewê, Mehalla Ecema, Mehella Tırşıka ve tüm köyü dolaştık. Beni en çok üzen manzara, Kaniya Meytewê'nin tamamı ile kuruması idi.
Daha sonra yeğenlerimiz Gökhan ve Emrah ile çeşme üzerine ve çeşmenin eski günleri üzerine konuştuk, bana beni sevindiren bir şey söylediler; "Kaniya Meytewê'nin kaynağı eskisi gibi gür. Çeşme kurumadı, ağaç kökleri boruları tıkamış." Dediler. Boruların neden açılmadığını sorduğum da ise, amcaları Alaattin Akdeniz'in artık yaşlandığını, tek başına kazamadığını, gençlerden kaç defa yardım istediğini, ama kimsenin gelmediğini söylediler. Köyün eski imamının da bir ara anons ettiğini ancak kimsenin gelmediğini belirttiler.
Daha sonra yeğenlerimiz Gökhan ve Emrah ile çeşme üzerine ve çeşmenin eski günleri üzerine konuştuk, bana beni sevindiren bir şey söylediler; "Kaniya Meytewê'nin kaynağı eskisi gibi gür. Çeşme kurumadı, ağaç kökleri boruları tıkamış." Dediler. Boruların neden açılmadığını sorduğum da ise, amcaları Alaattin Akdeniz'in artık yaşlandığını, tek başına kazamadığını, gençlerden kaç defa yardım istediğini, ama kimsenin gelmediğini söylediler. Köyün eski imamının da bir ara anons ettiğini ancak kimsenin gelmediğini belirttiler.
Gökhan ve Emrah'ın anlattığına göre; on-on beş gencin gelmesi durumunda, boruların açılması iki-üç saatlik bir iş.
Onlar bana bunları, köy gençliğinin, halkının köye karşı duyarsızlaştığını anlattıklarında, Hikmet Eroğlu'nun bir kaç hafta önce bana anlattığını bir anısı aklıma geldi; Bir kaç hafta önce Hikmet Eroğlu ile onun çocukluğu dönemindeki köy üzerine konuşurken, Hikmet abi eskiden köylülerin köye karşı duyarlı olduğunu şu olay ile anlatmıştı;
Bir kış çok kar yağar, köy içindeki yollar tıkanır. Rahmetli dedem Hacı Yusuf Öner köyün içine girer, gençlerden yolu açmalarını ister. Hikmet Eroğlu'da bunu duyar duymaz hemen küreği almak için eve gider. Hikmet abi döndüğün de, gençler Apê Elo'nun (Mirze-Hıdır Aslan kardeşlerin evlerinin bulunduğu alan) evinin aşağısından başlayıp, Hacı İsmail Akdeniz'in evinin bulunduğu alana kadar temizlemişlerdir de. Anlattığına göre; köyün bir işi olduğun da tüm gençlerin, büyüklerin severek, koşa koşa giderlermiş.
Benim fikrime göre; Köyümüzün gençliği tembel bir gençlik değildir. Gençlere öncülük eden gençler yok.
Son olarak şuna da değinmek istiyorum; Facebookda Kaniya Meytewê üzerine yapılan bazı paylaşımlar da, bazı köylülerimiz her evde çeşme olduğunu, Liç suyunun her eve yettiğini belirtmişler. Doğrudur, Liç'ten gelen su her eve yetiyor, her evde çeşme var ama, Liç suyunda hem kurtçuklar çıkıyor, hem su çok kirli hemde tadı çok kötü. İnsanlar genelde rahmetli Nizamettin Akdeniz'in kapısındaki çeşmeden su götürüp içiyorlar. Fikrimce; Kaniya Meytewê tekrar yapılırsa, kimse su için başkalarının kapılarına gidip, onları rahatsız etmek zorunda kalmaz.
N.Ö
05.09.2016
Rahmetli Saim (Akbulut) abi sağken ne güzel oda ara sıra bu sitede yazılar yazar, Nihat'ın omuzundaki ağır yükü hafifletmeye çalışırdı. Şimdi rahmetli de yok artık, Nihat tek başına yazıp, çiziyor. Okuyup, araştırıp, kendini geliştiren insanların olmaması ne zor.
YanıtlaSilSevgili Saim abiyi rahmet ve özlemle anıyoruz.
SilKöylerde yaşayan insanlardan su parası almak, köylerdeki köy meralarını tapulayıp satmak için 21 il büyükşehir oluyor. Bunlara Ağrıda dahil.
YanıtlaSilYani artık Kaniya Lîçê'nin suyu, para verilip tüketilecek.
Ve artık köy hizmetleri, köy hizmetlerine bakmayacak. Büyükşehir olduğu için bu hizmetler belediyeye devrilecek. Tabi belediye de şehir merkezinden fırsat bulursa, köylere de hizmet edecek.