Biz doğduğumuz da, köyümüz Qazi'ye elektrik gelmişti. Biz gözümüzü elektriğin olduğu bir köyde, bir evde dünyaya açtık. Köyümüze ve çevre köylere elektrik gelmişti ama sık sık giderdi. Elektriğin gidişi bizi hep üzerdi çocukken. Ama şimdi düşündüğüm de, keşke hiç elektrik olmasaydı. Çünkü elektriğin bir kaç saat gitmesi bile, bizi hemen kültürümüze yönlendirirdi. Hemen kendi kültürümüze döner, ona sarılırdık.
Geceleri elektrik gittikten sonra, çocukların yani bizlerin canı sıkılır, hemen etraftaki insanları rahatsız etmeyecek şekilde, o ortama uygun bir oyun düşünürdük. Ve aklımıza gelen ilk oyun "Malek heye" yada "Maleke min heye" Türkçesi ile bir ev var, bir evim var oyunuydu. Peki bu oyun nasıl oynanırdı?
üç-dört, yada beş on, sayı fark etmeksizin bir kaç çocuk toplanır, sorardık "Malek heye, tê da pîrek, kalek, mêrek, jinek sê zar va hene, ev kîjan male?" (Bir ev var, içinde yaşlı bir kadın, yaşlı bir erkek, bir adam, bir kadın ve üç çocuk var. Bu hangi evdir?) diye sorar, cevapları beklerdik. Herkes sırası ile cevap verirdi. Doğru cevabı bulan olursa, bu sefer o başka bir evi söylerdi. Kimse bilmediği zaman da, sorunun sahibi yeni bir evi sorardı.
Zaman çok güzel geçerdi, çok eğlenir ve gülerdik. Bu oyun sayesinde hem köydeki ailelerin isimlerini öğrenirdik, hem o aileler hakkında bilgi sahibi olurduk, hemde soruyu sormadan önce hemen ailelerin nüfus sayısını kafamızda hesaplayıp, matematik öğrenirdik. Yani hem eğlenceli, hemde öğretici bir oyundu.
Elektriğin yaygınlaşması ve kalıcılaşması ile birlikte, bir çok Kurdi oyun gibi, bu oyunda artık oynanmaz oldu. Evet elektriğin gelmesi ile birlikte diyip, suçu tamamıyla elektriğe atıyoruz ama, aslında suç elektriğin değil, elektriği elinde bulunduran sistemindir. Nasıl mı?
Türk Devleti okulları kullandığı gibi, elektriği de bir asimilasyon aracı olarak kullandı. Türkçeyi altmış, yetmiş yıl boyunca Kürtlerin evlerinin içine sokmayı başaramayan devlet, televizyon ile evlere girmeyi başardı ve bunu asimilasyon aracı olarak kullandı.
Mesela Kürtlerin bir devleti olsaydı, elektrik Kürt kültürünün ilerlemesin de, ve yaşamasın da daha da etkili olabilirdi; Örnek bu tür Kurdi (Kürtlere ait) oyunlar, televizyonlarda öğretilir, çocuklar daha da teşvik edilirdi. Bu oyunlardan haberdar olmayan bölgelerdeki çocuklarda oynamaya başlardı.
Aynı şekilde bizde olmayıp, Hakkari Kürtlerinde olan oyunlarda aynı şekilde televizyon aracılığıyla bize öğretilir, böylece Kürt kültürü dahada güçlü olurdu.
Yani aslında kötü olan elektrik değil.
23.02.2015
N.Öner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder